Altı dolu üstü boş

4 Kasım 2015 - 02:03

   İlk defa bu kadar uzun süredir yazmıyorum, yazamıyorum. İlk defa bu kadar kayboldum. Sorumsuzum, çıkmayan sokaklardan, yaşanamayanlardan, sahip olamadıklarımdan. İlk defa bu kadar çok umursamıyorum her şeyi. İlk defa erteleyebiliyorum oluşan her bir hissimi ve son olarak ilk defa bu kadar kendimle başbaşayım, yalnızım.

   Hayatım hiçbir yöne ilerlemiyor, tam bir aydır kendim için hiçbir şey yapmıyorum. Neden çıkmaz sokaklara girdim ve tam çıkmazında kaldım ki. Yolları unutsam, haritalara bakmasam yine de güzel bir mahalleye ulaşabilseydim keşke. Zorlanıyorum, yaşadıklarımı tek başıma taşımaya, yaşadıklarımla yaşamaya. Hiç varolmamış olmalarını da istemiyorum, onlarsız yola devam edebilmiş olmayı da, zamanında ki kendime haksızlık olarak görüyorum. Bu kadar zor olmak zorunda mıydı? Başkaları, başkalarıyla, başkalaşırken, ben bu kadar zorlanmak zorunda mıydım? Hayatlar zor, her biri. Paylaşamayınca en zoru. Kendi kendine yetemez ki bir insan.

   Her şeyimi kaybettim, sahip olamadıklarımı bile. Evimi, arabamı, maddi olarak her şeyimi. Sonrasında da sevdiklerimi, aşklarımı, mutluluğumu... Kimse anlamayacak, kimse fark edemeyecek bile. İçimde taşıdıklarıma dokunacak bir el, bir dost yok. Çünkü, ben dahil, herkes kendi için yaşar. Aşklar sahteleşiyor, dostluklar sahteleşiyor, muhabbet sahteleşiyor, tanrılar bile sahteleşti, geriye bir tek gerçek kalıyor, yalnızlık, mutsuzluk. Fotoğraflarda görünebildiğin kadar güzelsin, ortamlarda gülebildiğin kadar mutlusun, anlatabildiğin kadar kendinsin, dinleyecek birini bulabilirsen tabi. Tüm bunlarla beraber, bir insan yaşaması gereken sebepleri nasıl bilebilir ki, bir insan neden yaşar ki?

   Neden sorusu yerleşir hayatının merkezine, unuttukların gelir birden aklına, göğsün daralır, gözlerin sulanır, nefes alamayacak gibi hissedersin ama yine de neden olduğunu bilmeden derin bir nefes alırsın, hiç olmamış gibi, hiç sevmemiş gibi yaparsın, bir daha sevemeyeceğini, güvenemeyeceğini bildiğin halde, sanki olabilecekmiş gibi umut edersin. Vakit geçer, bir daha olur, bir daha aynısını yaparsın. Sanki hiç sevmemiş gibi, bir daha hiç sevemeyecekmişin gibi. Hayal edersin, geçmişi tekrar yaşarsın, bin defa, söyleyemediklerini söylersin, ama değişmez, hiçbir şey değişmez, değişmeyecektir. Ettiğin tüm küfürler, yaptığın tüm hatalar durur önünde ve sen ne yaparsan yap onları değiştiremezsin. İşte bu çok zor, işte bu her saniye öldürüyor beni. Aldatanlar başkalarıyla mutlu olurken, benim burada her şeyi tekrar hatırlamak zoruma gidiyor.

   Elimde olsa bir saniye bile düşünmez, öldürürdüm onları. O kadar nefret ediyorum ki. O kadar çok sevmiyor, o kadar çok özlüyorum ki. O kadar karışığım ki, içim tam bir enkaz. İyileştiğini düşündüğüm, bastırdığımı zannettiğim her an, birden öyle bir bastırıyor ki. Ben yapmadım bunu bana, ben böyle olsun istemedim. Ben kötü bir insan değilim. Benimle el birliği yapıp, beni, bana öldürttüler.

   Bir gün gelecek, ben yeniden doğacağım. Bir gün gelecek ve ben kaybettiklerimi yeniden kazanacağım. Bir gün gelecek ve ben aşık olacağım, kaybetmemek üzerine, aşık olunmak üzerine. Hayal, gerçek olamayacak kadar iyi.

   Sadece kinimi, mutsuzluğumu kusmak istemiyorum. Sıfırdan başladım, hatta bazı konularda eksideyim bile. Ama her şey düzelecek, düzelteceğim. Mutluyum, umutluyum, kendimdeyim, farkındayım.

   Ve ben...

   Ve ben her şey rağmen mutluyum.

   Zaman.

   Tek ihtiyacım zaman.

   Bir aydır kendim için bir şey yapmıyorum, yapmıyordum. Bugüne kadar, buraya kadar.

   Mutluluğa kaldığım yerden devam, daha da fazlası için...


Yorumlar