Kayıtlar

2018 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Hangisini daha çok beslersen o kazanır.

Resim
31 Aralık 2018, 23:08    Yıl sonu. Toplamak, toparlanmak lazım. Umut, en karanlıkta bile aydınlatır en azından bir yerleri. En büyük günah, sarhoş olmak değil, sarhoş olup da anlatmamak. Allah Allah da, kullar yavşak. Kesinliği bilemem ama her şeyi anlamasından çok emin olabilirim. Sadece dışına çıktığında görebiliyorsun her şeyi. Öğreniyorsun bazı şeyleri, bedeli çok ağır oluyor ama.    Yalancı, hırsız bir kadını öğreniyorsun. Kafası en yakın arkadaşlarının dedikodusunu yapmak ya da sadece işinden, hayatından şikayet etmekten başka bir şey üretemeyecek kadar boş bir kadını öğreniyorsun. Kocasının yüzüne bakmazken, yanında başka erkeklere yavşayacak kadar alçak bir kadını öğreniyorsun. İğreniyorsun, kusuyorsun. Koca bir seneni aptal, boş bir insana ve çevresine harcıyorsun. Hırsızlığı cebindeki her şeyi götürüyor. Alçaklığına acıyorsun sadece, üzülüyorsun. Diyebileceklerin bile bir yere kadar. Unutuyorsun, güzel şeyler çoktan gitmiş oluyor ama kalan kötülerin de fazla zamanı yok.  

Telekız Trafiği

Resim

A B C

Resim
21 Aralık 2018, 22:21    Keşke anlatabilsem. Ne kadar ağır olduğunu, nasıl zorlandığımı. Biraz anlatabilsem de, hafiflese. Gülebilsem biraz, kaçabilsem. Hayatımın neresinden tutsam avucumda küller. Uzaklara gidebilsem, çok uzaklara. Başka şehirlere, belki hiç tanımadığım insanlara. Sussam, bir daha hiçbir şeyi bir kimseye anlatmasam. Yaşananların zamanında içinde olabilsem. Dünü hatırlayıp depresyona girmesem, geleceği düşünüp kaygılanmasam.    Nefretin yol alması için aşka izin vermen gerekiyor önce. Hiç düşünmemekten öte un ufak parçalamak gerekiyor. Yüzleri, söylenenleri, dokunuşları bile harflerine ayırmak gerekiyor. Hiç olmasaydı keşke demek çaresizlik.    Bildiğimde de aptaldın, farkında olmadan aptal öleceksin.    Hangi birini düzeltiyim ki ben. Her yanlışımızın bedelini ödemek zorunda mıyız? Tek bir kişi bir kereliğine bile idare edemez mi bizi? Hayaller mi imkansız, gerçekler mi yoksun?    Yoksun.    Fazlaca kişiyi sen sandım.    Zaten yok, bir de sen yoksun.

İngiltere'de Çay Vakti

Resim
6 Aralık 2018, 22:11    Boşuna...    Konuşmak boşuna, anlatmak, dinlemek. Aynı yatakta sabah beraber uyanmak boşuna. Her şeyi ilk ona anlatmak istemek boşuna. Yanında ağlamak, saatlerce izlemek.    Güvenmek. İnanmak.    Hepsi boşuna.    Bir tek sevmek gerçekti, artık o da boşuna.    En baştan başla, kendini anlat, onu tanımaya çalış. Gülüşüne alış, zamanla aşık ol. Düşündüklerini anlamaya çalış, ne isteyeceğini bilmeye başla. Yanında rahat hisset, uzağında özle. Geleceğinizi hayal et, planlar yap. Ona göre düzenle hayatını, onsuz düşüneme. Güzel şeyler anlat, etkilenmesini bekle. Yeni yerler keşfet, yeni insanlar tanı. Seviş, rahatlıkla. En güzel sevişmen olmasını iste. Arzula, aşık ol bedenine. Nelerden hoşlandığını keşfet, gözlerine bakınca anla ne istediğini. Sana hayran olmasını bekle, iste.    Ne gerek var?    NE GEREK VAR?    İnanır mısın tekrar en baştan?    Bir sevmek vardı.    Artık o da boşuna...

Gofret virali

Resim
2 Aralık 2018, 23:20    Dün öğlen saatlerinde son bir defa daha nefes alamadı dedem ve öldü. ALS hastalığı tüketti ciğerini ve sürekli "keşke bir kereliğine rahatça bir nefes alabilsem" dedi günlerce.    Tabutunun başında cenaze namazının kılınmasını beklerken hastalığında ki çökmüş hallerini hatırlayamadım. Çocukluğumda bize her gelişinde Ülker Çikolatalı Gofret getirdiği zamanları, bana her zaman " koçum" diye seslenişini, akşam oturmalarında "Aslanım eller eller, kokuyor güller güller..." diye türkü söylemesini ve sigaraya başladıktan sonra karşılıklı sigara içişimizi hatırladım.    Annem ise tabutuna sarılıp "Seni hiç görmemişim gibi oldum, keşke bir daha görebilsem babam, vay babam." diyerek ağladı.    Ölümü bu yaşıma kadar görmemiştim ben, morga girip cesedini gösterdiklerinde fark ettim. Ruhsuz, ölü bir bedenin nasıl olabileceğini ilk defa gördüm. Uyku gibi değil asla, hissediliyor.    Dedem öldü ve ben sadece iki kere "Seni çok

Dedeler öldüğünde, sıra babaya gelir...

Resim
27 Kasım 2018, 22:15    "Evimde ölmek istiyorum" demiş. Bundan 7 yıl kadar önceydi. Ailemiz başına gelecek sıkıntılardan habersiz çiğ bir dönemdeyken. Önce dayımlara, sonra da dedemlere gitmek üzere yola çıktık. Babam, annem ve iki kız kardeşim. Dayımlara ulaştığımızda annem, başına kötü bir şey gelme ihtimali en düşük olan olayı yaptı. Babasını aradı, dedemi. 7 yıl olmasına rağmen dün gibi hatırladığım cümleyi kurdu sadece. "Baba, biz abimlerdeyiz ve onları da alıp size geliyoruz." Ne kadar da basit ve sade bir cümle, kurmak için. Annem birden titremeye ve ağlamaya başladı. Onun bir anda bu kadar kötüleşmesi, bizim şaşkınlığımızı çoktan bastırmıştı.    Dedem telefon konuşması bittikten sonra kapatmayı unutmuş ve "Amına koduğumun çocukları, sanki evde yer varmış gibi abisini de alıp geliyor." demiş.    Bu durum, öz anannemin ölmesinden sonra 60 yaşında tekrar evlenmesiyle, hatta yıllar sonra miras kavgalarının önüne geçmek için nurtopu gibi yeni bir da

Ama çok karmaşık.

Resim

Tropico 4

Resim

3D Render

Resim

Kimi sevsem, ihtiyacı vardır benden önce.

Resim
31 Ekim 2018    Kaç kişiyi üzdünüz şimdiye kadar? Kaç kişiyi daha üzeceksiniz. Yanlış mı anlaşıldınız yoksa hiç mi anlaşılmadnız. Nasıl mutlu oluyorsunuz ya da onu geçtim ne için yaşıyorsunuz?    Yarın sevişeceğiniz bir kadın için mi? Yoksa gelecek ay alacağınız bir araba için mi? Nasıl hayal kurabiliyorsunuz hâlâ? Yormadılar mı sizi, hiç mi yalan söylemediler size?    Ne için yaşıyorsunuz, yalvarırım anlatın bana.    Neyin peşindeyiz? Yetinemiyoruz.    Kime baksam gülüşü yalnız, uykusu ağır.    Şimdi kime dokunsam ağlar kucağımda. Kimi sevsem, ihtiyacı vardır benden önce.    Biz mi yapıyoruz bunu kendimize?    Ben mi yapıyorum bunu kendime?    Altı bozuk evlere kaçak katlar çıkıyoruz, tanımadığımız insanlara hikayeler uyduruyoruz, nostaljiye yalan uydurup, herkesten önce inanıyoruz.    Olmayan paramızla geleceğimizi satın alıyoruz.    Bunu kendimize biz yapıyoruz.    Her seferinde...    Daha çok insanı üzüyoruz.

Renksiz kadınlar, duasız namazlar...

Resim
30 Ekim 2018, 19:02    Afili cümleler bilmiyorum. Şiir yazmayı becerebileceğimi de zannetmiyorum. Takıntı haline getirip karşılaştırma yapmayı da bilmiyorum. Senin, benden önce bilmen gerekiyor kimsenin değişmeyeceğini.    Umudun bittiği yerde gerçekler başlar. Sen gidersin, kabuk bağlar yaraların.    Ah İsmail, aptal ismail.    Şimdi en zorun yeniden aşık olmak, unutulmaya yüz tutmak. Bilinmeyen kadınların, anlatılmayan hikayeleri. Ağızlarda bitmeyen başka erkekler, her zaman sensiz hikayeler. Renksiz kadınlar, duasız namazlar.    Unut, göm toprağa. Mezar taşı bile olmasın. Ölüler, hep ölü kalırlar korkma. Yeter ki sen yaşayabilecek kadar renkli kal hayatında.    Umut, her zaman gerçeklerin yansımasıdır. Gerçeklerin bittiği yerde hayal başlar. Hayallerin bittiği yerde insanlar başlar.    Yalnız geceler, hayal edilmiş insanlardan daha güzeldir. Bilinen gerçekler, uydurulan yalanlardan daha somuttur.    İlk değilsin, son da değilmişin.    Unut, göm toprağa. Mezar taşı bile olm

Geleceğini hayal ederken, yarını da yaşamak zorundasın.

Resim
26 Ekim 2018, 11:27    Mutlu edebilen korkular da varmış mesela. Seninle geçidiğim koca bir günün sonunda, taşınacağım, hayatımı paylaşacağm insanla, senin gibi eğlenemezsem korkusu.    Sonlarına doğru her şeyin daha da karmaşıklaşması beklenirken, eklerden bile sıyrılıp sadeleşiyor sözcükler, düşünceler. Daha çok bilmen gerekiyorken, adımsız kalıyorsun önündeki yollara karşı, söyleyebileceğin cümlelerden bile uzaklaşıyorsun. Bildiklerin aynı zamanda ne kadar fazlaca bilmediğini de fark ettiriyor sana.    Hayat, zaten okuduğun bir kitaba, farklı sayfalardan başlamak sadece. İhtimallerin dışına zaten çıkamıyorsun. Geleceğini hayal ederken, yarını da yaşamak zorundasın. Olsun, istediklerin, olmayanlarla beraber paket dahilinde. Yanında olsun istediklerin, keşke hiç olmasa dediklerinle beraber geliyor.    Evren mükemmeliyeti geneline yayıyor ve an'lardaki olumsuzlukların bunu bozduğunu zannediyorsun.    Bekleyeceksin, hayatın boyunca hayal kuracaksın, her biri gerçekleşecek ama

belki de biz türümüzün en kötü örnekleriyiz...

Resim
24 Ekim 2018, 23:19     Düşüncelerini, istediklerini ve hissettiklerini söyleyemeyen, anlatamayan insanlara hapis kalıyoruz. Evrende milyonlarca yıl evrim geçiriliyor, bilinçsel devrim gerçekleşiyor, önceleri kayıt tutabilmek için yazı icat ediliyor, sonrasında anlatabilmek için geliştiriliyor. Hatta yetmiyor insanlar hissettiklerini daha iyi anlatabilmek için sanat kavramını ortaya çıkarıyor ve sen, ben böyleyim, seviyorum ama hissettiremiyorum mu diyorsun?    Kusura bakma ama ucuz bahanelerini de al ve siktir git buradan. Varoluşunda ki basamaklara ihanet etme en azından.    Sevmiyorsun, sevmedin. Nasıl bir şey olduğunu bile bilmiyorsun daha. Ne kadar yalan söylersen söyle, ne kadar bahane uydurursan uydur, kendini değiştiremeyeceksin. Çünkü her bir yalanın bir kabullenememe. Değişmeyeceksin, çünkü kabul edemiyorsun. Her geçen gün olduğun kişi inanılmaz bir iş yükü sana. Boğuluyorsun, eziliyorsun altında. Yine de kabul etmiyorsun.    Daha kaç kişiyi hapsedebileceğini zannediyors

3D Render ve Kat Planı / Villa

Resim

Öğrenmek, eskiden bilinmiş bir şeyi yeniden hatırlamaktan başka bir şey değildir.

Resim
18 Ekim 2018, 13:18     Belki 3 yıl, belki 5 yıl geç kaldım sana. Saçmasapan yerleri gezdim şimdiye kadar. Başka insanlarla yattım, kendimi inandırdım. Bir şeyin doğru olmadığına yanlış olduğunu fark edene kadar inanıyorsun. Her şeyi doğru zannettim, hepsine inandım.    Doğru olan sen misin? Yoksa ben yine kendimi mi inandırıyorum. Bir hayalimde sarılıyorsun bana ve ben hüznümü görmüyorum bir anda. Hayalin bu kadar güzelken, gerçekte neden becerilemez ki. Seni sevmekten sana dokunmaktan daha fazlasını istiyorum. Sana güvenmek istiyorum. Ne düşüneceğini, bensiz hareket etmeyeceğini bilecek kadar güvenmek istiyorum.    Hayat belirli zamanlarda kırılmalar yaşıyor. Sanki benim hayatım o kırılma noktasını hiç yaşamadan, aynı ivme ile iyiye ya da kötüye gidiyor gibi. Zamanı gelmedi mi? Birileri bükemez mi beni? Kötüye doğru büksün, razıyım. Yoksa yaşadığımı bile hissedemeyecek kadar stabilim.    Aynı filmi binlerce kez izlemeye, aynı eli her gün tutmaya, aynı bedenle saatlerce sevişmeye

Ey zaman, bilmez misin ettiğin kötülükleri?

Resim
11 Ekim 2018, 20:48    Eğer bir gün öldüğümde, kendimi cehennemde bulursam, aklımda tek bir şey olacak. Tüm hak edenler de şu an cezalarının karşılığını alıyor demektir. Hatta Allah bile kendi cehenneminde yanıyordur belki. Ben küçük çocukları öldürmedim, kimseyi yaşamak zorunda olmadığı zor durumlarda bırakmadım. Eğer bu hayatta inanmamak, bir insann sakat bir şekilde hayatını geçirmesinden daha kötü bir şey ise, bireyselliğim sonsuza kadar ateşlerde kalabilir.    Eğer yanarsam eminim bir tek ben değilim, bana haksızlık yapan herkes yanacak. Yoksulluktan, çaresizlikten çocuğunu doyuramayan anne de cenneti görecek. Devletler yanacak cehennemde, liderler yanacak.   Ben tek değilim, herkes yanacak.   Ben tekim, yansam ne olacak.   Cennetinizi de, cehenneminizi de umursamıyorum. Bana açlıktan ölen bebeklerin, savaşta bedenleri parçalanan çocukların adaletini verin. İşkence edilen hayvanların adeletini verin.   Mutlak adaleti verin, cehenneminiz de sizin olsun, cennetiniz de.

3D Render

Resim

Unutamayanlar var olduğunu kanıtlayamadığı için mi tanrıyı yarattı vicdanlarında?

Resim
30 Eylül 2018, 22:40    Bir olay düşünün, 16 kişinin birden dahil olduğu. Her biri unutuyor ve hatırlamıyor olay hakkında hiçbir şeyi. Olayın yaşanmış olduğunu kanıtlayamıyorsun. Yok diyebilir miyiz, hatta daha ileri gidip hiç yaşanmadı diyebilir miyiz? Evren bize unutmayı hediye ederek kendini mi haklı ya da iyi çıkarıyor her zaman. Unutamayanlar var olduğunu kanıtlayamadığı için mi tanrıyı yarattı vicdanlarında?    Eğer unutabiliyorsak, yaşanırken bu kadar acı vermemesi gerekmiyor mu? Eğer unutalacaksa neyi kanıtlamaya çalışıyoruz.    Öğrenmek için.    Her yaşanılan unutuluyor ama öğrenilenler asla.    Her yaşanılan sonrasında ne kadar çok şey öğrenildiği, daha da önemlisi ne kadar çok şeyi bilmediğimizi fark ediyoruz. Bilmediklerim için özür dileyemem ama öğrendiklerimde bir yanlış daha yapmayacağıma söz verebilirim.    Bazen keşke daha önce öğrenseydim diyebileceklerimiz çıkıyor. Denemek lazım, çünkü artık çok geç. Hayat hep ileridir, geride kalanları sürükleyemezsin.    Ka

Mimari Modelleme (3Ds Max-Vray)

Resim

Allah, Allah da, kullar yavşak.

Resim
25 Eylül 2018, 00:39 (İlk defa lamy!)    Evet, belki de birbirimizi bir daha göremeyeceğiz. Evet, saçların renkli ve inanılmaz güzel. Evet, saatlerce kendimi gördüm sende. Evet, daha resmi olarak boşanmadım bile. Evet, hayal etmesi güzel. Evet, sen de saçma sapan, toplumda yer bulamıyorsun kendine. Evet, ikimiz de burada olmaktan mutsusuz ama kabullenmişiz. Evet, kapıdan çıktığını gördüğümde hayal kadar güzeldin bana. Evet, çok eğlendim, güzel güldüm seninle. Evet, seni düşünüyorum. Biten evliliğimden daha çok. Evet, çok saçma bu, olma ihtimali yok, olmayacak. Evet, belki diyorum, bir kereliğine olsa o da düşünmüştür, belki o da hayal etmiştir, neden olmasın ki demiştir. Evet, hayran kaldım sana, dövmene, çizdiklerine, hayata bakış açına, yaşamak istediklerine. Evet, ilk defa hayran kaldığım bir kadına o an, orada yürümedim, tutabildim kendimi.    Ama hayır!    Olmayacak.    Olmaması için bu kadar  da hayır bulabilirim.    Ama...    Keşke olsa!

Afrikaya ilaç göndermeye karar vermiştik; fakat hepsinin üzerinde tok karınla yazıyordu.

Resim
17 Eylül 2018; 22:11    İkisi odada yalnızdı;    - Ben açtım. Bir kadının dostluğuna açtım, bir kadına dokunmaya, bir kadını sevmeye açtım. Doyurmak istedim kendimi. Daha çok yaşamak istedim seni, daha çok paylaşmak, daha çok konuşmak, anlatmak. Fiziksel olarak da açtım, duygusal olarak da. Ama sen doymuştun, kendin anlatmıştın saatlerce bir şey hissetmeyecek kadar başka biriyle seviştiğini, hangi pozisyonlarda, nasıl yaptığınızı. Asla sorun etmedim ama şimdi anlıyorum. Yakın erkek arkadaşın o kadar çok fazla vardı ki ve onlarla o kadar çok vakit geçiriyordun ki. İhtiyacın yoktu bana, dokunuyordun onlara, anlatıyordun onlara. Yaşayacağını yaşamıştın sen zaten. Benim sana ihtiyacım vardı ama senin bana yoktu, olması için ortam bile yaratmak istemiyordun. Yapamadım, devam edemedim bu şekilde. Bencillik olarak gördün bunu, oysa ki ben sadece açtım. Daha çok seni istiyordum. Sende ise ben yoktum, bana yer de kalmamıştı.    Sessizce beklediler...    Birden;    - Ama ben sana sürekli

Mutluluk, iyi bir sağlık ve kötü bir hafızadan başka bir şey değildir.

Resim
11 Eylül 2018, 20:46 (Ankara'ya çıkmadan önce)    Minimum altı tane kadın geçmiş hayatımdan, üzücü biraz. Düşündüğümde kötü bir şey hatırlamıyorum çünkü onları değil de beni'i düşünüyorum. Altı tane ben, kimisinde beceriksiz, kimisinde utangaç, bazen aldatılmış, bazen de evli.    Garip değil mi? Hayat basit, yorucu ve yeterince zor. Sabah uyanıyorsun, açlığını doyurmak için para kazanıyorsun ve uyuyorsun. Sonra tekrar uyan, aynı şeyler ve uyu. Bunda, hayatta mutlu olunabilecek bir şey yok ki zaten, bulamazsın ki. Arada bir şeyler okur, izlersen, belki güzel bir sohbet edebilirsen biriyle o kadar. Mutluluk bunlarda değil ki, kendinde. Mutlu olmak için en büyük neden kendinsin, sabahları uyanmak için en büyük neden kendinsin.    Belki daha iyi olabilirsin. Altı tane kendinden de iyi. Daha sağlıklı olabilirsin, daha çok eğlenebilirsin hayatta. Hayatın yokluklarıyla beraber hem de, nasıl olsa başka bir şekilde var olabilecek yokluklar.    Daha çok istiyorum, her şeyden daha ço

Don Herold güzel şeyler söyleyebilen bir insan aslında.

Resim
05.09.2018, 23:53    Önce ismin, inanılmaz bir iğrenme. Sonrasında yaşadıklarımız, ne büyük cahillik!    Sen ve ailen, gördüğüm en karaktersiz, tartışmasız en kötü, fazlaca ucuz insanlarsınız. Açabileceğim yeni sayfaları denemek istemediğim bu gece, iğreniyorum. Seninle yaşadığım her bir an'dan iğreniyorum.    Boşanıyorum. Daha ne söylenebilir ki. Neyi bıraktın ki bu süreçte. Eğer içimizdekileri söylemezsem hiç mi var olmazlar. Düşüncelerim, kelimelerle seslendirilmese yok mudurlar aslında. Başka erkekler, acı çektirmeler hem de bilerek, maddiyatı sömürmeler. Nasıl da görememişim gözümün önünde olanı.    3 ay boyunca süründürmeler, terslemeler, umursamamalar. Karşında kıvranan bir insanı görüp, seninle konuşmaya çalışan, düzeltmeye çalışan bir insanı görüp, nasıl da kıydın ona bir anda. Senin için oncasını yapmışken.    Keşke o gün evi terk etmeden önce ben bıraksaydım seni. Görüyorum ve olmayacağını biliyorum diyerek.    Kalbin taşlaşmış, ellerin el, gözlerin göz değil artı

Yani yoksulluk anlatılmaz be ablam. Yoksulluk yaşanır anca.

Resim

Kenarları çıtır olsun.

Resim

Bir çiçeği öldürebilirsiniz ama baharı öldüremezsiniz.

Resim

Anlatılan senin hikayendir.

Resim

Japonya'da ilk ve orta dereceli okullarda intihar oranı son 32 yılın zirvesinde

Resim
13 Temmuz 2018, 12:59    Beceremedim, japon olsaydım keşke onlar beceremeyince inthar ediyorlar, kimse de bir şey demiyor. Çünkü japon.    Ne gerek vardı şimdi kızkardeşimin bizi kıskandığını düşünmeye. Hayır dolar olmuş 5 lira, sol kanattan hiçbir lider çıkaramıyoruz. Ne biliyim ayın 20'sinde ev kirası var mesela. Yeterince üzen şeyler bunlar zaten beni. Hani birini görürsün de, "hah tam olarak bu işte bu, insanlar oldum olası saçma kavga eder de, biz bu kızla etmeyiz muhtemelen" dersin.    Topunuz gelse o kavgalar oluyormuş.    Hani bu yazıyı okuyan mavi saçlı, piercingli kız var ya, evet, sen. Evlilikten kaçabileceğini, "yok, senin ailen böyle" tabirini duyduğunda bile midesi bulanan kız. Sen de göreceksin gününü, tüm mavi saçlı kızlara gününü göstereceğim.    Şimdi n'olacak, o bir şeyleri unutamayacak. Ben bir şeyleri unutamayacağım, üstüne ekleyip ekleyip devam edecek böyle. Tüm o kıyamayışlarımız, tüm o seni seviyorumlarımız, iyi ki sensinlerimiz

Avrupa birliği destekli hangar

Resim

E bizi öldürüyorsun...

Resim

Yarınki gün, payına düşen kaygıyı taşıyacaktır. Her günün tasası kendine yeter.

Resim
3 Mayıs 2018, 23:57 (Kayseri)    Daha buralara yazacağım güzel bir şeyler bulamadım.    Aklıma gelebilecek her şey üzerime geliyor. Evli bir adamım artık. Büyük bir sorunum yok aslında, evliliğimde mutluyum mesela.    Ama,    Daha kendime bile yetemezken, iki kişiyi birden sırtlamaya başladım. Kimseyle konuşamıyorum, çünkü kimsenin dikkate aldığını ya da umursadığını düşünmüyorum.   Güçlü, her şeyi halledebilen, yeterli biri gibi hissetmiyorum bu günlerde. Hiçbir şey iyi hissettirmiyor.    Bulunduğum odalarda bile yarım saatten fazlasında daralıyorum. İletişim kuramıyorum, varlıklardan rahatsız oluyorum. Rahatlayamıyorum, sürekli gerginim.    İlgilenmek, uğraşmak istemiyorum. Kimse benim ne halde olduğumu umursamıyor, bilmiyor.    Sanırsam hayatımın en pasif, en sakin depresyonundayım.    Kendim tamamen yok oldum, kendimi de dikkate alamıyorum.    Başarı, hedef, düşünceler.    Her şey birbirine girmiş durumda.    Kendimin sonunu hiç iyi görmüyorum.

Orkide

Resim

Ernеsto, Şimdi bеnimlе Küba’ya gеlip dеvrimi yapacak mısın?

Resim

Beklemekten vazgeçtiğimiz an, her şeyimiz var demektir.

Resim

Biz hem kurtların doymasını hem de koyunların sağ kalmasını istiyoruz.

Resim

2 hafta olmuş daha...

Resim
5 Mart 2018, 13:00 (Bursa)    Rahatlayamıyorum, burası özgürlük hapishanesi...    Sürekli bir şeylerin olmasını bekler gibi bir sıkıntı var içimde, hiçbir şey yetmiyor, dün düşündüğümü bugün hissedemiyorum.    Yalnız hissediyorum kendimi, fakir hissediyorum, yetersiz, yer edinememiş.    Yine yok hiçbir şeyim, hiç kimsem.    Amaçsızım, hedefsizim.    Ne istediğimi bile bilmiyorum.    Umudum yok olabileceklere, sele kapıldım ben de galiba.    Razı olmak zorunda değilim dediğim şeyleri çoktan kabullendiğimi yazarken fark ediyorum sadece.    Yanlış mı yapıyorum acaba, hep sıfırdan başlmayı hedefliyorum. Elimdekileri kabul edip, üstüne eklemem gerekiyor belki de.    Gelişim, en çok vakit harcamam gereken emek iken, ben de herkes gibi oldum artık.    Ben, eski ben değilim artık.    Farkındalığımı, kendi isteklerimi kaybediyorum.    Bir şeyleri değiştirmeye, bir ucundan güzelleştirmeye başlamak lazım artık.    Çünkü, şu andaki ben'i hiç sevmiyorum.

Her ne olursa olsun, kendi var oluşunun bir nedeni bulunmayan şey var değildir.

Resim